Hayatımda hiç kaza yapmamıştım. Geçen gün ilk kez
bir kaza geçirdim. İlk olunca yazmak istiyor insan. Ne demekse şimdi bu cümle?
Neyse boş verip olayımıza dönelim. Efenim, geçen gün kendi yolumda sakin sakin
ilerlerken sağ tarafımdaki tali yoldan bir pizzacı motoruyla önüme çıkıverdi.
Eleman beni görünce frenlere asıldı ve haliyle motoru kaydı, kendi bir yere
motoru tam benim önüme. Öyle bir andı ki fren yapamadım, yanından da geçemedim.
Ee Tenere var altımda namı değer Arsız adı, üstünden geçeyim dedim. Önümde
yatan motorun üzerinden atlayıverdik. Atlama sırasında Arsız'ın altından KÜT
diye bir ses geldi. Haliyle vurdum tabi altımdaki motora. Velhasıl kelam ben
düşmeden durdum, indim aşağı. Elemanın yanına koştum. Hiç bir şey yok, ufak
tefek sıyrıklar, önemli değil yani, zaten bende de bir şey yok. Amma elemanın
motoru pert. Neredeyse ikiye bölmüşüm. Baktım eleman normal, Arsız'ın yanına
koştum. Eğildim altına. Gelelim bu maceranın ana fikrine. Koruma demiri ve
kartel koruma candır. İyi ki vermişim o kadar parayı bunlara. Hiç bir şey yoktu
Arsız’da. Madem görevlerini başarıyla yerine getirmiş bu iki eleman isimlerini
de söyliyeyim. Givi kartel koruma ve Hepco Becker Motor koruma. Hepco Becker motor
koruma aynı zamanda karteli de koruyor hafiften.
Bir de nasihat verip maceranın sonuna gelelim.
Eleman kask takıyordu ancak kaskı bağlamamıştı. Her şey gözümün önünde
olduğundan net bir şekilde gördüm olanları. Eleman düşer düşmez kafasını yere
vurdu. Kaskı bağlı olmadığından kask yere vurur vurmaz elemanın başından
fırladı gitti. Ama eleman ikinci kez vurmadı kafasını, vursaydı neler olurdu
kimbilir. Siz siz olun kaskınızı bağlayın.
Bu arada daha önce Arsız’la bir motorun üzerinden
atlayacağım hiç aklıma gelmezdi. Psikolojik bir şey sanırım, demek istediğim
kendimi çarpıp düşmeye değil de üzerinden atlamaya şartladım. Ama yine de
şansım yaver gitti. Sonuçta düşmedim. Hatta çevredeki izleyicilerin bazıları
alkış bile tuttuJ
Çarptığım elemanın motoru neredeyse ikiye bölünmek
üzereydi. Motorunu topladık, kaldırdık falan. Eleman dediki, “abi iyi oldu
aslında, zaten dökülüyodu, bu vesileyle yenilerim artık”.
Aslına bakarsanız ne kartel koruma ne de motor
koruma değil, sevgili arkadaşım Ayten’in Arsız için yaptığı nazar boncuğu beni
korumuş olabilirJ
Bırakalım bunları bir kenara da, elin adamı çöl
geçelim, dağ bayır gezelim diye Tenere’yi yapsın, koruma aparatları üretsin,
sen gel şehrin göbeğinde scotterin üzerinden atla. Tenere ismi bile karizmatik.
Bakın ne demek:
“Sahara çölünde ıssız ve büyük Kum tepelerinden
oluşan bir yer varmış. Bu yer gezegendeki diğer her şeyden en uzak ve en
unutulmuş yer olduğundan adı "Hiçlik Ülkesi" imiş. Çöl insanları
Türkçe'de Hiçlik ülkesi anlamına gelen bu yere TENERE diyorlarmış.”
Ne diyelim Dünyanın bin türlü hali var işte…
Hacım onunla geçmiş olsun. Tenerelere git sen onla ne işin var şehir içinde :)
YanıtlaSildoğru söylüyosun hacım:)
Sil